Ritüel aynı zamanda resmî ideolojinin "resmî"liğini de teyit eder; garanti altına alır. Resmî ideolojinin ritüelleri bir yandan "ben"i "biz"in üyesi kılarlar makbul vatandaş haline getirirlerken öte yandan da resmî ideolojinin resmîliğinin sürekliliğini garantilerler. Böylece tabir-i caizse ritüel resmî ideoloji ile "ben"im aramda kurulan bir "kör topal" ilişkisi halini alır. Ritüel yoluyla kurduğum bu ilişki ile resmî ideoloji "resmî"liğini "ben" de "makbul vatandaş"lığımı kazanırım. Böylece resmî ideoloji mukaddes "ben" ise onu takdis eden mümin haline gelirim; onu takdis etmeyenlerse kâfir. Bu yönüyle siyasal sistem içerisinde resmî ideoloji züccaciye dükkânındaki fil işlevini yerine getirmeye başlar: Ritüeller yoluyla resmî ideoloji kendi resmîliğini garanti altına alır kendisini yeniden üretirken; öte yandan da toplumu kırar döker parçalara ayırır. Artık toplum onun biricikliğini üstünlüğünü takdis eden "makbul vatandaş"lar yani "biz"ler ve "vatan hâini" "satılmış" "kökü dışarıda" "sapık ideolojilere sahip" "bölücü"ler yani "onlar" "ötekiler" şeklinde tasnif edilir.