Ziya Bey'in yazarlığı fikirciliği tarihçiliği büyük bir devlet şuuru ve devlet adamlığı ile beraber görünür. Her zaman müdebbir her zaman titiz ve her zaman mübelliğ... Kendini her şeyden mesul hisseden bir Osmanlı veziridir sanki. Onun Osmanlı Tarihi'ni okurken Konya'dan İstanbul'a uzanan bir hikâye ve bu iki başkentin bütün tarihi tedailerini büyük bir salahiyetle temellük etmiş vakar ve ciddiyet ve dirayete adeta satır aralarından dokunursunuz. Ziya Bey'in tarihçi olarak farkı anlatırken bazen bir Osmanlı padişahı gibi bazen de savaşlar görmüş kırımlar sürgünler göçler zaferler yaşamış bir Türkmen kocası gibi konuşabilmesindedir. Türkçeyi tasarruf kabiliyeti ile kılık kıyafetine karşı titizliğini aile fertleri ve dostlarına karşı tutumunu ve elbette nefsine hâkimiyetini birbirinden ayıramazsınız. Düşünün ki elden ele gezen kitabından aile fertlerini bilgisi yok. Bu tutumu pek çoğumuz yakından biliyoruz. Biz bir zamanlar bu tavra artık unuttuğumuz bir tabirle "dava adamlığı" derdik.
Ziya Nur Aksun Bey Konyalıdır. Orta-Anadolu insanını düşününce her zaman oruçlu insanın mahzunluğunu mahrumluğunu o gönüllü mahrumluğunu iftara yakın vakitlerdeki o bereketli hüznünü hatırlarım. Ziya Bey de öyleydi; her zaman oruçlu...
Rahmeten vasia!