"Adım Said Rıza. Bu kitapta yazacaklarımı ister yaşlı birinin hatıraları ister on yıllardır abluka altında tutulan bir ülkenin meydan okuyuşu isterseniz derslerle dolu tarihi bir belge olarak kabul edin. Ömrümün sayılı günleri yeter de yazmayı tamamlayabilirsem ve siz de biraz sabırlı olup sonuna kadar okuyabilirseniz pişman olmadığınızı göreceksiniz."
Her sözüyle gündem yaratan siyasetçi-yazar Mahmut Alınak'ın ezberleri bozacak yeni romanı Tarihin Çarmıhında Jan Yayınları'ndan çıktı. Güneş Ülkesi alt başlığıyla okurla buluşan kitapta bugüne kadar sağlam bellediğimiz harçlarımızla üst üste yığdığımız ezberler birbirine çarpa çarpa un ufak olacak. Üç yıllık yoğun bir çalışmanın ürünü olan Tarihin Çarmıhında "Güneş Ülkesi" adlı romandaki olaylar bugün dünyanın en özgür ve en mutlu ülkesi olan Şengal'de geçiyor.
Ne yazık ki dünyayı çelik bir kafes içine hapseden devletler kendi halkları Şengal'de süren değişimi fark edip uyanmasın diye bilim ve tekniğin tüm imkânlarını kullanarak Şengal'le onlar arasına aşılmaz setler çektiler. Bu engellemeler olmasaydı Şengal'de sürmekte olan yeni hayat bütün dünyaya ışık saçacak ve dünya tüm kötülüklerden adaletsizliklerden ve eşitsizlikten arınmış olacaktı.
Bütün bunlara rağmen bu roman okuyucusuna keyifli bir okuma sözü vermiyor aksine çok rahatsız edecek okuyucuyu. Romanda Şengal'in kuruluşuna giden yolda çekilen acılarla zulüm ve baskıyla tanışacaksınız. Kimi bölümlerde gözyaşlarına boğulacaksınız. Kimi bölümlerde öfkeden hop oturup hop kalkacak elinizdeki kitabı nerelere savurup atacağınızı bilemeyeceksiniz. Ancak eliniz yine de gidip onu savurup attığı yerden geri alacak. Kimi bölümlerde de "yok artık" diyeceksiniz.
Size Erdal'ın yürek burkan öyküsünü burada anlatmayacağız. Okuyun... Hatta okumakla kalmayın Erdal'ın mektubunu odanızın duvarına arabanızın camına şehrin büyük caddelerindeki reklam panolarına asın. Bir gün başınızı iki elinizin arasına alıp vicdanınızı temize çekmeye karar verirseniz o mektubun size çok yardımı olacak.
Filiz! Gencecik bir doktor adayı ailesinin ve tüm köyünün onuru mezuniyetine kurbanlar adanan beyaz önlüğü ile evine dönüşü şenliklerle kutlanacak olan Filiz'i tanıyın. Çünkü "filiz" gibi bedeninde "çınar" gibi bir yürek taşıyan o kızı tanımak ve bir daha hiç unutmamak boynunuzun borcu olacak.
Sonra Said Rıza ile tanışın. Birileri bu düzenden nemalanmak paylarına düşecek parsayı toplamak için meclise girerken birilerinin de bizim adımıza çarpışmak kavga etmek düzenin hep kilimin altına süpürülen kirliliklerini ortaya dökmek için çabalayıp durduğunu bilmek bize iyi gelecek. Sevdiği insanları bir bir toprağın nemli koynuna yatırırken üstelik "ihanet" denen o berbat tokat sık sık suratında patlarken yine de yılmadan çırpınıp durması bize umut ve güç verecek.
Mezın! O dev adamın iç sesi kulaklarınızı tırmalayacak. Mezın'ın içindeki bu çatışmayı hiç yaşamamış olanlar ne ülke ne halk ne de insanlık adına tek laf etmesin. Sussun. İşte siz susmamak için tanıyın Mezın'ı. Çünkü "......."
Hele Jan ve Dilan! Sanırız sözcüklerin sustuğu yer tam da burası olmalı.
Bu romanı okuyun. Ve yaşanan onca acının ve bu acılarla güçlenen insanüstü bir mücadelenin ardından kurulan o ışıklı ülkeye Şengal'e bizi de ellerimizden tutup götürmesini sabırla bekleyin.Mutlu olma hakkı ellerinden alınan mazlum bir halkın zalimlere başkaldırısına tanıklık yapacağınız Tarihin Çarmıhında "Güneş Ülkesi" romanı bir roman olmaktan da öte siyasi ve sosyolojik bir eser olma iddiasındadır.