"Savaşın bir tarafında çürüme derinleşirken diğer tarafında geleceğin yaratıcısı olmanın coşkusunu sevincini taşıyan yeniyi temsil eden bir kültür giderek billurlaşır. Bu ayrışma ve karşı karşıya gelme sürekli bir hareketlilik yaratarak boyutlanıp derinleştikçe yeni kültür de renk ve derinlik kazanmaya başlar.
Devrimci sanat doğmakta olan bu kültürü konu alır. Tarihte yaratılmış tüm ileri değerleri sahiplenip bir senteze varmakla böylelikle insanlığın kültürel mirasının gerçek anlamda taşıyıcısı olarak evrensel bir misyon sahiplenmekle birlikte asıl konusu insanlığın tarih öncesi çağdan kurtuluşu ve geleceğidir insanlığın gelişimi ve insanileşme sürecinin önündeki en büyük engelin-sınıflı toplumun- ortadan kaldırılması için sürdürülen savaş ve bu savaşta tüm insanlığın gelecek umudunu taşıyan proleterya; bu savaşın ve bu sınıfın kültürü onun asıl konusudur.Bu nedenle sömürü üzerine kurulu tüm insani değerleri yıkıma uğratan bir düzene son verilmesini örgütleyen faaliyet onun en temel kaynağıdır.
Sosyalist gerçekçi sanat yalnızca içeriği ideolojisi ve savunduğu değerler açısından ayrılmaz burjuva sanattan.
Üretim ve sunum faaliyetiyle ve estetiğiyle de ayrılır. Bunlar devrimci sanatın yapısal özelliğidir ve sanatın taşıdığı ideolojiyi ve özü bütünleyen unsurlardır.
Devrimci sanatın esin kaynağı örgütlü mücadeledir. Ve örgütlü mücadelenin hayatın her alanına müdahale etmesiyle ve ideolojinin yığınlarca sahiplenilip somutluk ve derinlik kazanmasıyla devrimci sanat da yetkinleşecek içerikte ve estetikte derinlik ve renk kazanacaktır."
"Her devrimci aynı zamanda ozan ressam aydındır. Kiminin alt alta yazılıdır kiminin eylemidir şiiri. Kiminin tuvalden yansır kiminin yeryüzüdür tablosu. Özlem üretenin yöneten olduğu bir dünyadır. Bu özlemin yanında yer almak ise namuslu olmakla eş anlamlıdır."