KİMSELER BİLEMEZ BENİ
Kimseler bilemez beni
Senin beni bildiğin kadar
İçinde yanyana uyuduğumuz
Gözlerin
Benim insan parıltılarıma
Dünyanın gecelerinden daha iyi bir gelecek hazırladı
İçinde uçtuğum gözlerin
Yolların gidişine
Dünyanın dışında bir anlam verdi
Bize belirtenler
Gözlerindeki sonsuz yalnızlığımızı
Artık kendilerini sandıkları gibi değiller
Kimseler bilemez seni
Benim seni bildiğim kadar.
Paul ÉLUARD (1895-1952)
HİDİM ismi için Seda Arun şöyle diyor;
"Bir yazarın ya da şairin ölümünden sonra ilk kez yayımlanacak eserini hazırlamak kadar eserine isim bulmak da çok zordur. Bu tür çalışmalarda kitabın ismi ya içindeki bir başlıktan seçilir ya da arşive bakılarak en uygun olanı aranır.
Bu kitaba isim ararken Özdemir Asaf'ın arşivi tarandı. Yayımlamayı düşündüğü kapak tasarımlarını da yaptığı ancak yayımlamadığı bir çok kitap ismine rastlandı. Ancak bu isimleri ileride hazırlayacağı kendi şiir kitapları için düşündüğü görüldü. Dolayısıyla daha önce çok azı dergilerde yayınlanmış olan çevirilerin toplandığı bu kitaba mektuplarında rastlanan hayali bir şehrin adı verildi.
Özdemir Asaf Ankara Piyade Okulu'nda askerliğini yaparken 14 Ağustos 1948'de karısı Sabahat Selma Tezakın'a yazdığı mektupta Hidim'i şöyle anlatır:
"... Yolculuğumuz çok uzun sürdü. Bir çok yerlerde çok beklediğimiz gibi çok defa da ağır ağır gittik. Ankaraya 21 buçuk saatte geldik. Mektebe girdiğimizde öğle olmak üzere idi. Yemekten sonra yatakhaneye çıkarak yattım. Uyuduğum müddetçe rüya gördüm. Rüyamda sadece seni gördüm. Karıcığım; kurayı benim yerime sen çekmişin ve bana geliyorsun. Çektiğin yer de HİDİM isminde bir yer. Kime sorsak bilmiyor. Rüyamda o yeri haritada arıyoruz ve cenubi garbî {güneybatı} anadoluda bir yerde buluyoruz. ...Sonra ben bir çok haritada öyle bir yer aradımsa da bulamadım. Orası rüyaların şehri olmalı."
1 Ekim 1949 tarihli Kaynak Aylık Şiir Dergisi'nin Dünya Şiiri Üstün Sayısı'nda Özdemir Asaf'ın MUASIR ŞİİRİN HÜVİYETİ HAKKINDA BİR KAÇ DÜŞÜNCE VE DÜNYA ŞİİRİNE GENEL BİR BAKIŞ isimli yazısından alıntı:
"...Hindistan gibi yüz binlerce tanrı arkasında kalarak garp ile düşünce alış verişi yapamayan ülkelere inhisar etmiştir. Onlar ruh ile Tanrılar ile hazan yaprakları ile meşgul olmakta devam ederlerken yaşadıkları sefaleti bilmemektedirler. Zira "bakış" her yerde olmasına mukabil "görüş" garptadır. Ve Hindistan'a bu gözlük henüz varmamıştır. Bu asrın içinde ulaşsa bile sosyal değerde bir vüs'at arzedebilmek için bir nesil yetişmesine intizar edecektir.
... Dilleri dinleri ve âdetleri ile dünyanın hemen her tarafından ayrılan Hindistan hakkında umumî konuşmak imkânsızdır. Çeşitli inançların kaynaştığı yüzbinlerce tanrıların tapacak adam bulduğu Hindistanın şairlerine hâkim olan zihniyet lirizmdir. Avrupaî düşünüşe Eskimolar Hintlilerden daha çok yaklaşmışlardır."