Uzun zaman boyunca geçmişinden kaçarak yaşayan ve onunla hesaplaşmak için yıllar sonra ilk gençlik yıllarını geçirdiği şehre; İzmir'e geri dönen Serdar şehrin en işlek ticaret merkezlerinden biri olan Konak Kemeraltı'nda bir ev kiralar. Havra Sokağı'nda bulunan evin anahtarını sinagog restorasyonuyla uğraşan Moiz'den alan Serdar yeni taşındığı evin asıl sahibinin gelecek kuşaklara bir sandık bıraktığını öğrenir. Evin ilk sahibi olan Yasef Usta sandığın içine bıraktığı şiirlerle evin her bölmesine gizlediği mektuplarında Yunan ordusunun işgalini Anadolu halkının çektiği zorlukları âşık olduğu Müslüman kadını ve hayatın getirdiklerini okuyanlara anı olarak bırakmıştır. O yılların tanıklıklarında Yasef Usta ile Ayşe'nin gizli aşkları gözümüzde canlanırken Moiz'in kardeşi Yosi ile Ahram'ın 'inanç' engeline takılan aşkı da günümüz koşullarında yeşerecektir. Azınlık olarak sınıflandırılan Türk vatandaşlarına dair önyargıların ve düşmanlıkların yüzeysel boşluklara yerleştiğinin bir göstergesi de günümüz zamanı içerisinde yaşanan hazin bir sürprizle ortaya çıkacaktır.
İzmir'in yüreğine kazınmış çok kültürlü birlikteliğin miras bıraktığı dokuda insana ait duyguların iki zamanda da değişmeyen eteğinde geçen bir zemine oturtulmuş soluk soluğa okuyacağınız bir roman.