Bazı şeylerin şiir olarak kalması şarttır. O 'bazı şeyler' hayata doğru korkunç atılımlarda bulunurlarken tanrının diz çökerek bıraktığı ize sözün pırıltıları doluşur. Bu pırıltıların doğup büyüdüğü deprem kuşakları hakkında uzun uzun düşünüp yeryüzüne laf atmak şairane'dir. Metin Celal bu Deccal'lığa aşk cübbesini giydirebilen şairlerden. Onu okurken oyaya hatim indiriyorsunuz. MC'in önemi bütün bu medeniyeti düzbildiriler halinde de yazabilmesi ve bunları yayımlama cesaretini ve samimiyetini göstermesi de denilebilir. Adım Ölüm ve Kendi Kendine Tatmin'den sonra Konformist'I yayımladı.
Yazılanın şiir olması MC'e yetebiliyor. Kainatın masrafsız olmasından yana bir telefon konuşması yapıyor hep aynı'lıkla. Başkalarına göre olmaya henüz alışmışken o belirsiz nehirvari uğultu sadece tasarlandığı gibi bir yaşamak'ın orta yerine sinema yaptırıyor. İşte tam o sırada denge bozuluyor. Ve harf bulunuyor. Harf derleme ürünleri dizisindeki yerini alıp ışıldamaya girişiyor. Pantalon kayıp düşüyor. MC. Meydana çıkıyor!.
Ve ben küçük İskender içten içe edip cansever nüvesi taşıyan MC'e dönüp şöyle diyorum: "Sakallardan gökyüzü artardı. Gökyüzü yeryüzüne doğru artardı. 'bulanık bungun artardı' öne doğru eğilmiş kara parçalarında küllere deli peygamberler inerdi. İndikleri yerde bütün dinler koalisyon yapardı. Metin Celal Med Cezir'le yanardı. Bravo!