İki masum yürek vardı. Aşkın denizinde coşkuyla umutla çekiyorlardı kürek. Bu aşk denizinde kayıklarının batma ihtimali hiç yoktu. Çünkü ortada ne bir rüzgâr uğultusu ne de küçük bir dalga vardı. Ne var ki aşkın o denizinden bir avuç su içmeye gör. İlk önce parmakların arasından dökülen damlalar belli etmez derinden gelecek olan fırtınayı... Derken; küçük damlaların getirdiği o eşsiz fırtına... Ve o eşsiz fırtına etkisini kaybettiğinde o masum iki yürek kıyıya vurduğunda bir de baktılar ki çoktan el ele göz göze bu dünyadan göçmüşlerdi... Geride kalan onlardan kusursuz coşku dolu dillere destan bir aşk öyküsü idi.
Mehmet'in Manisa istanbul ve Adana'da geçen hüzün dolu aşk hikâyesi... Hafızalarada yer edecek bir insanın başına bu kadar da gelmez denilebilecek kadar gerçek...