İstanbul'a yıllardır uğramadığı sokağına ve evine eski bir hayaleti gömmeye dönmüştü. Cebinde; Harput'ta annesinden ve kardeşlerinden koparılmış küçük bir çocuğun şimdi sahibine ve toprağına dönmek isteyen eski bir gazetenin arasına konmuş bir tutam saçıyla...
Geçmişinden ve tarihinden miras kalan şimdi sıçanların yuva edinip çürümüş tahtalarını kemirdiği bu evi şüpheli bir emlakçı ve onun daha da garip sevgilisi satın almak için ısrar ediyorlardı. Ramela'nın odalarında dolaşıp duvarlarına sırlarını fısıldadığı her Paskalya'da ismi hatırlanmayanlara yemekler pişirdiği bu evi satabilecek miydi?
Zamanın izinde ve bugünün aynasında üç kadın... Geçmişe doğru katman katman sarılan Öfkenin Şenliği'nde Jaklin Çelik Ramela ve Şake'nin hikâyesini iç içe ilerleyen bir ağıt yükselen bir çığlık gibi anlatıyor.