Sistemli teşkilatlanma tarihi olarak 1845 yılında kurulduğu kabul edilen Türk Polis Teşkilatı Türk tarihini esas alırsak 1291 Osmanlı tarihini esas alırsak da 723 yıllık bir geçmişe sahiptir. Mondros Mütarekesi'nden sonra başlayan işgaller sırasında işgalci güçler asayişe müdahale ederek Türk Polisini pasifize etmeye çalışmışlar ve kurdukları "İtilafçı Polis Komisyonu" ile Türk Polisi'ni vesayet altına almak için uğraşmışlardır.
Milli Mücadele Türk Milleti'nin var olma mücadelesidir ve bu büyük mücadele sadece askerî faaliyetlerle sınırlı kalmamıştır. Her kesimden bütün milletin ortak savaşı olan Milli Mücadele'ye Türk polisinin katkısı da mücadelenin başarıya ulaşmasında çok büyük bir yer tutmaktadır. İşgal güçleri tarafından sayıları azaltılsa da görevdeki bu az sayıdaki Türk polisi her türlü baskı ve sindirme faaliyetine maruz bırakılsa da Türk polisleri mevcut şartlar altında Milli Mücadele'ye ellerinden gelen desteği vermişler ve işgal güçleri tarafından her zaman ciddi bir tehdit olarak algılanmışlardır.
İşgal ettikleri yerlerdeki idari mekanizmayı ele geçirmeyi hedefleyen işgal kuvvetleri çoğu zaman ilk iş olarak işgal merkezinin kontrol noktası olan polis merkezlerini etkisiz hale getirmeye çalışmışlardır. İşgallere karşı başlatılan "Kuva-yı Milliye Hareketi" de cephede işgal ordularıyla yapılan savaşlarla beraber işgal merkezlerindeki bu faaliyetler karşısında idareyi kaybetmemek için verilen adli ve idari mücadeleye de işaret etmektedir.
İşte "Türk Polisi" içinde bulunduğu bu çok zor şartlara rağmen mücadeleyi bırakmamış ve birçoğu görevi başında şehit düşmüştür. Görev bölgelerinde Kuva-yı Milliye teşkilatlarının kuruluşlarında ve faaliyetlerinde hep ilk sıralarda yer alan polisler işgalciler açısından susturulması gereken bir silahken Türk Milleti için sığınılacak bir barınak olmaya devam etmişlerdir. Ordusu ve halkıyla topyekun verilen mücadelenin önemli bir ayağını oluşturan Türk Polisi sayesinde Milli Mücadele başarıya ulaşmış ve Türkiye'nin bağımsız ve milli yapısı tüm dünyaya kabul ettirilmiştir.