Klasik ekonomi endüstri dönemine ait fiziksel sermaye üzerine odaklanmış bir öğretidir. Bu kitap ise bilgi ekonomisi ile başlayarak GÖRÜNMEZ DEGERLERI ve Yeni Ekonomi'yi anlatmaya gayret göstermektedir. Yeni Ekonomi'de firmalar artık varlık olarak fiziksel sermayeyi değil bunun dışındaki insan sermayesi (liderlik vizyon motivasyon) sosyal sermaye kurumsal sermaye entelektüel sermaye (yapısal insan müşteri sermayesi) ve itimat sermayesi gibi görünmeyen ve elde tutulamayan sermaye türlerini biriktirmektedir. Dolayısıyla şirketlerin temel kaynakları artık paradan bilgi sermayesine dönüşmüştür. Cep telefonu GIS sistemi internet veya telekonferansın is hayatına etkisi bugün insanın her an her yerde bulunma ihtiyacını önceleri hayal bile edemeyeceği bir şekilde karşılamaktadır. Buna paralel olarak temel pazarlama ağı da perakendecilikten internete kaymaktadır. İnternete bağlı bir firma hemen ulusal ve hatta uluslararası pazarlara girmektedir. İste bu kitabı yaşanan tüm bu hızlı değişimi kavramaya yardımcı olması ümidiyle kaleme aldım. 'Entelektüel sermaye' basta olmak üzere tüm yeni sermaye türlerinin özü bilgiye görünmez varlıklara dayanan tüketilemez bir tabiata sahip olmasıdır. Fiziksel sermaye likidite darlığı makinenin sınırlı bir ömre sahip olması ve hammadde kaynaklarının tükenebilmesi sonucunda azlık sendromu gibi sıkıntılarla karsı karsıya kalır. Hâlbuki şirket örneğin bir itibar sermayesi sayesinde yaratacağı ek kaynaklarının tükenmesiyle karsı karsıya kalmayacaktır. Nitekim Microsoft'un elinde bulundurduğu yazılım programı entelektüel hakların tüketilmesiyle azalabilecek türden değildir. Bilakis ne kadar çok kişi Microsoft'u kullanırsa Microsoft o kadar değer kazanacaktır. Bilgi sermayesine dayanan ürünler dijitalleştiği anda hemen çok düşük maliyet ile ve büyük miktarlarda kopyalanabilir hale gelirler. Burada önemli olan tükenmez nitelikteki ilk yazılımın üretilebilmesidir. İste burada parlak fikrin önemini kavrıyor ve Yeni Ekonomi'ye varıyoruz: Yeni ekonomi bize servetin kaynağının görünen değerlerden görünmez değerlere nasıl kaydığını ifade ediyor. Bu çizgide kitap is dünyasına nasıl eleman yetiştirmemiz gerektiğine de cevap veriyor: Is dünyası artık Yeni Ekonomi'nin getirmiş olduğu sermaye türlerini algılayan kişilere ihtiyaç duyuyor. Bir başka deyişle özel sektörde mavi yakalı isçi dönemi kapandı ve onların yerini makineler aldı. Memuriyet anlamında beyaz yakalı isçilik de sona ermek üzere. Burada ekonomi biliminin amacı ister özel sektörde ister kendi isini yaparken 'is yapma kavramını' algılayabilmiş insan sermayesini ortaya çıkarmaktır. Is yapma kavramının temeli ise yaratıcılığa dayanır. İnsana ne kadar hudutsuz bir hayal gücü verilmişse eğitim sistemimiz de maalesef bu yaratıcı yeteneği ezberciliğe-taklitçiliğe teşvikle köreltme yönünde bir hastalığın pençesindedir. Hâlbuki is dünyasına giriş ve orada var olabilme ancak farklılaşma ile mümkündür. Hatta bu farklılaşma kamusal alanda bile ön plana çıkartılmalı sosyal girişimci memurlar istihdam edilmelidir. Memurluk insanın çalışma sevkini yok eden durağan bir is olmaktan çıkıp başka kişilere faydalı olmayı esas alan yaratıcı bir hizmet sahası olmayı ancak bu şekilde başarabilecektir. İste tüm bunlar bize aynı zamanda nasıl bir ekonomik sisteme sahip olmamız gerektiğini de göstermektedir: Girişimcinin ve özellikle de entelektüel sermayeyi oluşturacak girişimcinin önünü açan bu yönde hukuksal bir düzlem barındıran bir ekonomi. Zira gelişmenin önü ancak zenginliğin sürekli olarak el değiştirebildiği bir ekonomik yapının tesisi ile olur.