Gözün vicdanı'nın yerini her yerde gözün "iğdiş eden" yasasına bıraktığı postmodern zamanlarda artık her şey seyirlik ve gösteriye dönük; her yer dışa açılma eğiliminin heveskâr iştahıyla dopdoludur. Bu yeni süreçte artık mahrem 'özne'nin fraktal varlığının iktidar görünmezliğinin oyuncağı haline getirilmiş siluetidir. Bu içsel-yönelimli var oluş anlatısının sonu dışsal-yönelimli görsel-tele-var oluş çağının başlangıcıdır... Yeni iletişim ve gözetim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte yaygınlaşan panoptik / synoptik güç kullanımı yaşamın her alanında mahremiyetin geri dönüşsüz biçimde gaspıyla sonuçlanan ölümcül örnekler ortaya koyarken söz konusu süreç neyin toplum yaşamıyla neyin bireysel yaşam alanıyla ilgili olduğuna ilişkin de can alıcı soruları gündeme getirmektedir. Medya Mahrem örtünmenin siyasal içerimlerinden toplumsal "mesafe telaşı"na mağdurun / yoksulun mahremiyetinden geç-kapitalist dönemin mahremiyet ideolojisine gözetim olgusundan itiraf edilmiş mahremiyetin muhabbet aracılığıyla teşhirine görsel kültürün yaygın üretim tüketim ve algılama pratiklerinden gizli telefon dinlemelerine vb. varıncaya dek bireysel ve toplumsal olarak var olmanın onurlu zeminini aşındıran koşullara eğiliyor. Kitap aynı zamanda varoluşu çevreleyen dışsal kabuğa "kılığına" "istifine" dikkat etme zorunluluğunun "görünüşü kurtarmanın" ön koşullarından birisi olduğu yanılsamalı gerçeğine karşı eleştirel bir okumayı baskın kılarken; mahremiyet olgusu üzerinden laik düşünce sisteminin yasaklı alanı olan dinsel söylemin ve bu söylemle uzunca bir süredir flört eden modern siyasal kamusallığın açmazlarına odaklanmayı tercih ediyor; meşru duyuş ve eyleme biçimlerinin kadim ethosunu gölgeleyen her tür kolektif / medyatik teşhirciliğin ikinci kez ama bu sefer pragmatist olmayan bir niyet ve bilinçlilikle- teşhirine yöneliyor. Kişisel ve mahrem evrenlerin gönüllü ifşasının kitlesel bir histeriye dönüştüğü bir yaşam tarzının ötesinde kendi mahremiyetini öznelliğini ve özgürlüğünü televizyon ekranı adlı kansız sunakta sınamayı zül sayanlar için...