Bu çalışmada 19. yüzyıl yazarlarımızın hayatları boyunca yazdıkları 100'ün üzermde hikâye ve roman zevk ve eğlence kadınları açısından tek tek incelenmiştir. Yazarlarımız 1870'ten itibaren hikâye ve romanlarında toplumun bir parçası olarak zevk ve eğlence kadınlarına da yer verirler. Genel itibariyle kader kurbanlarına acır; onları kurtarmak isterler. Aile birliğine saygı duymayan şeref ve haysiyet gibi değerleri hiçe sayanları ise ayıplar ve cezalandırırlar. Onları mazbut aile kadınlarıyla karşılaştırır; namuslu olmanın önemi üzerinde dururlar. Dönemlere ve nesillere göre değişiklik gösteren hikâye ve romanımızda Tanzimat edebiyatından Namık Kemal Ahmet Midhat Efendi Recaizade Mahmut Ekrem Mizancı Murat ve Fatma Aliye Hanım bu konuya eğilen ilk yazarlarımızdır. Onlar zevk ve eğlence kadınları aracılığıyla Osmanlı-Türk ve Batı medeniyetlerini karşılaştırma imkânı bulurlar. Toplumu değerlerimizi koruması hususunda uyarırlar. Nabizade Nazım Ahmet Rasim Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Mehmet Celâl gibi Ara Nesil yazarları bu konudan bahsettikleri eserlerinde Batılılaşma özentisiyle artan ahlâkî yozlaşmaya dikkat çekerler. Hikâye ve romanlarında yapıya dayalı estetik unsurları da gözeten Servet-i Fünûn yazarlarından Halit Ziya Mehmet Rauf ve Hüseyin Cahit ise daha çok zevk ve eğlence kadınları ile bu kadınların etki alanına girenlerin psikolojilerini işlerler. Bu kitapta üç edebî dönemin yazarlarının hikâye ve romanlarında küçümsenen ama görmezden gelinemeyen zevk ve eğlence kadınlarına değişik yaklaşımlar araştırılmıştır.