Modern Türk'ün Hikâyesi ile Türkiye'nin modernleşmesi arasında sıkı bir ilişki vardır. Modernleşmenin özellikle Tanzimat'tan itibaren gündelik yaşamda belirleyici bir hâl alması edebiyatın modern bir tür olarak belirmesi Batılılaşan çevrenin "mutlak"laştırılmasını beraberinde getirmiştir.
Türk modernleşmesi hüzünlü bir projedir. Merkez konumda olagelmiş bir devletin kenarda yer almamak için çırpınmasının adıdır Batılılaşma. İmparatorluk asaletini devretmeme iradesini kullanma adına tüm iradi yetkeyi Avrupa'ya bırakmakla tebarüz etmiştir Türk modernleşmesi. Bu açıdan ekonomik hâkimiyet ve dünya ölçeğinde iktisadi yayılma ve kontrol mekanizmalarıyla var olan dünya sistemi karşısında bir yenilgi; varoluşsal bir sarsıntıdır Türk Batılılaşması. Modern Türk hikâyesi "Doğu-Batı" sorunsalını gerek Osmanlı'da gerekse Cumhuriyet Döneminde layıkıyla anlatmadığı gibi hep "Batı" kefesine destek vermiştir.
Hâlbuki Türk Batılılaşması modernitenin kendi bağlamıyla örtüşecek şekilde İslam ve İslam olmayanın karşıtlığı şeklinde gelişmiştir. Türkiye İslam'ın güçlü sesi olarak Avrupa'nın Batı medeniyetinin potansiyel tehdididir. Bu bakımdan herhangi bir Asya ya da Afrika Müslüman ülkesinin modernleştirilmesinin bir ehemmiyeti de yoktur.