Telefon çaldı annem mola yerinden arıyordu. Arkadan gelen ağlama seslerini duyunca telaşlandı. Babamı telefona istedi. Markete gittiğini söyledim. Ufaklıkların yemeklerini doğru dürüst yiyip yemediklerini sordu bu kez. Çok iyi yediklerini söyledim. Nasıl olsa ne yediklerini sormamıştı. Efenin çoktan öğle uykusuna yatması gerekiyormuş. Huzursuzluğu o yüzden olabilirmiş. Gamze'yle konuşmak istedi. Gamze telefonu alır almaz büyük sırrımızı açıkladı:
-Biz hamburger yedik. Sen nerdesin anne? dedi ve ağlamaya başladı.
Daha doğrusu bu iki cümleyi söylemek için ara verdiği ağlamasına kaldığı yerden devam etti. Ben şimdi anneme ne diyeceğim diye kıvranırken. Gamze telefonu bana uzattı.
-Emre. inanamıyorum! Hamburger mi yediniz siz?
-Sanki dünyanın en korkunç suçunu işlemişiz gibi Panik içindeydi annem. Ne diyeceğimi bilemedim.
-Şey. şey deyip duruyordum.
-Bravo babanıza doğrusu! Beni otobüse bindirir bindirmez soluğu hamburgercide almış. Buna inanamıyorum!
-Anneciğim babam sadece şey olsun diye hamburgerciye götürdü bizi. diye kekeledim.
-Ne olsun diye?
-yani. aklımız bu tür yiyeceklerde kalmasın diye. ara sıra bunlardan da yemeiiymişiz. Annem abartılı bir hayretle sordu:
-Ha öyle mi?
Anlaşılan babanızın kendi aklı kalmış o yiyeceklerde! Sanki hamburgerciye gitmeyi biz istememişiz gibi bütün suçu babama yıkmam harikaydı doğrusu!
Tabii ben kötü. yasakçı anne. o çocuklarının ne istediklerini bilen ve isteklerini yerine getiren iyi kalpli baba...
-Neyse şimdi otobüse binmem gerekiyor. Ama söyleyin babanıza çocuklarımı böyle zehirlemeye devam edecekse ilk otobüsle geri dönerim.
-Peki anneciğim dedim.
Telefonu kapatır kapatmaz zil çaldı. Babam gelmişti. Elinde iki kocaman poşet vardı. Poşetleri mutfak masasına boşaltırken gözlerime inanamadım! Bütün cips çeşitlerinden ikişer tane almıştı! Hem de en büyük boylarından! Şu dünyadaki en iyi baba kuşkusuz benim babamdı.