İki kutuplu dünya değişti. Neoliberaller bu fırsattan yararlanarak her yönden emekçilere karşı saldırıya geçtiler. Farklı toplumsal yapıları kışkırttılar. Kültür farklılıklarını birbirine düşman ettiler. Din ve mezhep farklılıklarından yola çıkarak çatışmayı körüklediler.
Sermaye bugün doğa ve toplum bilimlerinden sonuna kadar yararlanmakta bilimsel bilgiyi kâr amacı için kullanmaktadır. Bilgi sadece sermayenin bir büyüme aracı olarak kullanılmakta doğa bitkiler ve hayvanlar insanlığın geri kalan kesimleri sermayeyi hiç ilgilendirmemektedir. Bu gidiş dünyamızın bugünkü görüntüsünden de anlaşılabiliyor. Açlık hastalık çevre sorunları işsizlik düşük ücret uygulamaları sermayenin izlediği yöntemlerin bir sonucudur.
Bütün bu gelişmeler karşısında bilimsel bir felsefeye çok gereksinim olduğu açıkça ortadadır. Bilimler arasındaki bağı ve bilimleri ancak felsefe ile birleştirip genelleştirebiliriz. Yoksa bugünkü görünen manzaradaki süreçler devam edip gider. Süreçleri kavramalıyız ki onları belirli istemler doğrultusunda değiştirebilelim. Tutarlı bir felsefi bakış açısından yoksun olan kimseler içinde yaşadıkları süreçlerin gerçek hareketlerini hiçbir zaman tam olarak kavrayamazlar. Toplumların geleneksel olarak benimsenmiş düşünce sistemlerine takılırlar. Geçmişten kalan önyargıları olduğu gibi yansıtırlar. Tutarlı ve gerçekçi bir düşünce sistemi ancak gerçeklerin süzgecinden geçtikten sonra ortaya çıkabilir.