Türkiye'de özel radyoculuğun ilk kurulduğu yılları anımsayın. Hepimiz gençtik hani... Ruhumuz gençti. Radyo programcıları ailemizin bir bireyi gibi hayatımızdaydılar. Bazen bir abla/ağabey oldular bazen özlenen keşke denilen bir sevgili... Onların sesini duymak bizi kâh mutlu etti eğlendirdi kâh kendimizle yüzleşmemizi sağladı.
Biz dışardan o seslerle bir dostluk kurduk da... Ya içerde o radyolarda neler yaşandı? Ya radyocular dinleyenleriyle dönemin popüler şarkıcılarıyla idarecileriyle neler paylaştılar? İlk olmanın güçlükleri nelerdi?
20 liralık ödül verirken kazananı 30 lira yol parası harcamak zorunda bırakan yönetim... Kâh şiir programının ortasında hareketli şarkı isteyen kâh aynı şarkının peş peşe beş kez çalınmasını bekleyen medya patronu... Radyo adına etkinliğe gidilen şehirde o radyonun frekansının iyi çekmediğini fark eden radyocu... Yıllar geçtikçe komik gelen onca acı onca hengâme...
Cenk Alptekin radyoculuğa bir ömür vermiş isimlerden... Yıllarca "Cenk'le Yoklama" programı ile ulaştı dinleyenlerine. Şimdi sırada "Yazılı Yoklama" var. Cenk hem dinleyenleri hem diğer radyocu arkadaşları ile yaşadıklarını paylaşıyor bu kitapta. Star radyolarından Tatlıses FM'e çalıştığı radyolardaki deneyimlerini acı tatlı anılarını aktarıyor.