ara istasyon
çakıl taşları içinde metal iki çizgi
paralel
küflü vagonlarınaltından uzuyor
yere yatmış uçsuz merdiven
kirli sarı bir gar taşıyor kıyısında
oyundan atılmış çocuk
uzun uzun izliyor bu taşra resmini
duydum
rüzgar şiire vermiş sesini
görüntü boş
az yaklaşıyorum
zaman zaman baktığım rüzgarın resmi bu
ırmak ikiye bölüyor sesi
bir gelincik kayıyor taşların arasından
öte yakada rüzgar kırık bir ayna
sözün görüntüsüyle
onarıyor kendini
güneşi anlıyorum
şiiringarından çıkıp perona yürürken
-gölgeden çok önce çıktığımda-
anlıyorum güneşle gölge arasında
gidecek yer yok
rüzgar ara istasyonda bekliyor
SALİH MERCANOĞLU