Sabahın ilk ışıklarına karşı yüzünü son bir kez daha gökyüzüne çevirerek gözlerini kapamış ve "Tanrım sana yemin ediyorum ki..." demişti. "Yaşadığım sürece içinde kötülük olan bir erkeğe âşık olmayacağım."
Acılarla kavgalarla kıskançlıkla şiddetle beslenen bir ilişkinin içinde gerçek aşk olmayacağını içinde tüm bunlar olan bir ilişkinin aşk değil hastalık olduğunu ve ancak kendinden nefret eden insanların bu tür ilişkiler yaşadığını ben de biliyorum uzun süredir. İnsan kendini seviyorsa eğer böyle ilişkilere girmiyor onu mutlu eden değer veren gerçek anlamda seven insanlarla beraber oluyor. İnsanlar aşkın huzur içinde var olamayacak bir duygu olduğunu düşünüyorlar. Hâlbuki aşk huzurun ta kendisi.
İçinde huzur olmayan aşk arkasını şehvete dayar şehveti körüklemek için de kıskançlığı kullanır fakat bu ateş er ya da geç sönmeye mahkûmdur.
Asıl soru işareti değil midir insanı cezbeden aşk tüm sorulara cevap bulunduğunda bitmez mi? Bitmez. Sorular acabalar gerçek aşktan bir önceki basamaklardır. Her doğru cevapla bir basamak yukarı çıkılır ve işte gerçek aşka ancak böyle ulaşılır.
Bundan bin yıl sonra belki de bir insanı incitecek bir şeyler söylemek büyük bir kötülük sayılacak ve şimdi hiçbir suçu olmayan bir insanı zevk için öldüren bir katil kadar kötü algılanacaktı. Olamaz mıydı? İnsana şimdilik inanması zor gibi gelse de gidişat kötülüğün işinin eskisi kadar kolay olmadığı yönünde değil miydi?
Dünya kısa bir süre sonra hayal bile edemeyeceğin kadar çok değişmeye başlayacak. Şu anda uyandırılmak için düğmelerine dokunulmasını bekleyen milyonlarca iyi insan var dünyada. Tek eksikleri o düğmelere dokunacak onları derin uykularından uyandıracak ve iyiliğin ateşini yakarak onlara yol gösterecek birileri. İnsan kötülükten bıktı ona karşı sessiz kaldıkça daha da küstahlaştığını anladı artık. Kötülük kocaman bir tokat yiyerek köşesine çekilmeyi çoktan hak etti.