"...üretken güçlerin ulaştığı en yüksek gelişme düzeyiyle birlikte mevcut servetin ulaştığı en büyük genişleme düzeyi sermayenin değerini yitirmesi emekçinin değersizleştirilmesi ve emekçinin yaşamsal güçlerinin en zora sokulacak bir biçimde tüketilmesiyle örtüşecektir. Bu çelişkiler tabii ki emeğin anlık olarak birden bire askıya alındığı ve sermayenin büyük bir kısmının sert bir biçimde gidebileceği yere kadar azaltılıp yok edildiği patlamalara çalkantılara krizlere yol açar. Bu çelişkiler tabii ki tüm emeğin birden bire askıya alındığı ve sermayenin büyük bir kısmının sert bir biçimde yok edilmesinin sermayenin intihara yönelmeden üretken güçlerini tamamıyla kullanabildiği noktaya kadar kullanmasını sağlayacak patlamalara krizlere neden olur. Yine de düzenli bir biçimde yinelenen çalkantılar her defasında daha yüksek bir ölçekte tekrarlanacak ve en nihayetinde de sermayenin şiddetli bir biçimde yok olup gittiği bir noktaya ulaşacaktır. Sermayenin gelişmiş hareketinde krizlerden başka bu hareketi erteleyen anlar da söz konusudur; örneğin mevcut sermayenin bir kısmının sürekli olarak değerini yitirmesi: üretimde doğrudan rolü olmayan sermayenin büyük bir kısmının sabit sermayeye dönüştürülmesi; sermayenin büyük bir kısmının üretken olmayan bir biçimde israf edilmesi v. s. gibi' (Karl Marx Grundrisse).
'Krizler daima mevcut çelişkilerin anlık (geçici) ve zora dayalı çözümleri olup bozulmuş dengeyi bir süreliğine yeniden kuran şiddetli patlamalardır' (Karl Marx Capital III).
'Sistem kendi mezarını kendisi kazmaktadır' (Karl Marx Communist Manifesto).