1924 yılında İstanbul'da yaşayanları bekleyen olaylar tahmin edilenlerden farklıydı. Savaşın unutulmasına çalışılan izlerini hatırlatmakta ve yaşadıklarına gerekçe olarak anlatmakta sakınca görmeyenlerin kuşaklar boyunca sürecek durağanlığın tohumlarını yeşertmelerine tanık oldular.
Gerçek tecrübeleri olduğu kadar da söylencelerin yarattığı karmaşanın egemenliğinde yaşayan halk ve yeni ülke dünyanın zamanında yol alıyordu. Görkemli şehirin sakinlerinden biri; çocukluğunu gençlik yılları boyunca yapmak zorunda kaldıklarını düşünüyor ve bundan sonra hayat ile kendisi arasında olacakları biçimlendirmeyi istiyordu.