Tanrıyı Üzdüğümü Meleklerin Ağlamasından Anladım' romanında Bayan Gümüş'ün kendisini sonsuz seven El Adam'ı (Yusuf) hırsına kurban edişini duygu yüklü bir üslupla anlatıyor. Mavi Menekşenin çağdaş destanı sayılan romanda Bayan Gümüş'ün deliler gibi âşık olduğu eşi El Adam'ı 2006 yılının mayıs ayında bir gece yarısı evden kovması ile başlayan hüzünlü yılları betimleniyor. El Adam bu vakitsiz kovulma ile yaşadığı ruh kırılmasını kimselere anlatamaz. Kovulmayı içine sindiremez ve her şeyden elini çeker kendisini benliği içinde yok etmeye mahkûm eder. Yaşadığı hüzün beynine (sonunu getirecek) dayanılmaz ağrılar sokar. Geçmişinden kopup gelen çığlıklara yenik düşen M.B Gümüş onun yokluğuna dayanamaz. Büyülü bir hüznün baskısı ve engin pişmanlıklarla aramaya koyulur. Ancak onların aşkı bir Alman yazarın dikkatini çektikten sonra aslında sıradan bir tutku gibi beliren sadakatlerinin derin bir geçmişi ve sonsuz bir aşkla kök salmış olduğu anlaşılır. Yazar Bayan Helenburg El Adam ile M.B Gümüş'ün aşklarının mitolojik açısını keşfeder ve bununla ilgili araştırmalara başlar. Bulgularını 'Sadakat ve Mavi Menekşe' adlı bir kitapta toplar. M.B Gümüş' de aramalarını sürdürür; El Adam'ı hiç ummadığı bir yerde mavi menekşelerin kabul ettiği bir yerde bulur ama artık iş işten geçmiştir. Hüznün ve aşkın sonsuz yolculuğu bu çalışma sonradan M.B Gümüş'ün sadakatsizliğinin tablosuna dönüşür; kendisini aşkla sınayan Tanrı'yı üzdüğünü derin acılarla anlar.
"El Adam'ın (Yusuf) ıssız ve kasvetli yalnızlıklarla dolu kaderine aşkı M.B Gümüş hürmetine itaat edişinin romanı... Duygu yüklü anlatım ve kusursuz bir hüzün... Hüznün içsel yolculuğu... Özgün yaratıcı ama ağlatarak büyüleyen harika bir eser... Yeni bir Fenomen... Kalbini kırdığımız insanların hayatlarımızdaki yerini sorgulamamıza vesile olacak müthiş bir kitap."
Fatma Kılıç - Radio Kassel