Elimde bulunan az sayıdaki Batılı kaynaklardan aktardığım aşağıdaki satırlarla yetineceğim. Bu yolla da İbn Sinâ felsefesinin insanlık kültürüne hangi yüksek derecelerde hizmet ettiğini; müslümanlar ve biz Türkler'in de Farabî ve İbn Sinâ felsefesinin akılcı ve ilimci kaynağından mahrum kalmamızın büyük bir gerilik olduğunu belirtmeye çalışacağım.
"Allah Vacib'ül-Vücud Zaruri Varlık ile yaratıkları mümkün ve sebepli varlıkları kesin surette ayırması ve sonuncular üstünde hakim kılması; bütün evrende sebep-sonuç bağlarını determinizmin temel prensip olarak ispatlanması; ayrıca da öz (essence) ize fiil var oluşun (existence) ayrılığını göstermesi; bütün bilgiliremizin de Faal Akıl'ın (Hiristiyan düşünürlere göre Allah'ın) aydınlatmasının bir sonucu olarak taktimi 12'inci ve izleyen yüz yıllarda Hristiyan düşünürlere çok cazip gelmiştir."
"Kendi koyduğu 'Tıb Kanunu' adlı 5 cildlik ansiklopedisi Avrupa üniversitelerinde yüz yıllar boyu ders kitabı olarak okutuldu. 12'inci yüz yıldan başlayarak 1500 tarihine kadar 15 defa baskısı yapıldı."
(Önsöz'den)