"Uyudu ve işte yine çıplak. Kapatmıyor lilisini hiçbir şey. Utanıyor tanrıdan. Kimsenin umursamadığı çıplaklığı nedeniyle aforoz ediyor kendisini. Ve uyanıyor ama uykularıyla; şımart beni tanrım asiliğimi asaletim say! Tanrı olan sensin. Gönlüme dokun dedi farkımda değil misin dedi istiyorum hala...
İsa'yı seviyordu. Varken buralarda ve bu topraklarda ya da bu topraklara geleceklerin yanındayken ya da onların gülümsenecek çocukların doğmamışken çekip gidebilmişti.
Gitmeyi seviyordu da gidememesi nedeniyle ayıplanıyordu kendisini. İçini kemiren ve kendisine yakıştıramadığı bir korku. Yakıştırmanın insancalığını kabullenmek istemiyordu.
Bak bir de Yakup'u severdi yusufçuk kuşlarını. Yakup'un iki damla gözyaşı değildi ak sakalına düşen de ondan. İsalığına da Yakuğluğuna da gülümsedi."