Okumak; Yazılmış bir anı'yı bir şiiri bir hikâyeyi bir denemeyi düşünceyi romanı herhangi bir kitabı okumak... Okudukça gelişmek bilmek bilgiyle zenginleşmek... Dünyamızın hikâyesini çözebilmektir okumak.
Yazmak... Yazabilmek ise bir anı'yı bir şiiri bir hikâyeyi bir denemeyi bir düşünceyi bir romanı her hangi bir kitabı yazabilmek. Beynin en iyi en zor en doyumsuz faaliyetidir her halde.
Bir solukta okunan duygu dolu şiirler bir sonraki bölümde neler olabileceği merak uyandıran heyecanlı esrarlı romanlar hepimizin hayatından bir parçayı yansıtan hikâyeler uzun ağdalı cümleler dolu anlaşılmaz dini ve ilmi kitaplar nice uzun emeklerin uçuk hayallerin akıl almaz düşüncelerin ölümsüz aşkların bir ömür boyu yaşanılanların anlatıldığı hatıraların; sihirli harflerin oluşturduğu cümlelerle satırlara kazınmasının ne büyük bir zorluk olduğu yazınca anlaşılıyormuş.
Düşünürken konuşurken ve hayallere dalarken sınırsız engin ufuklara uzanan dimağımız; yazmaya gelince birden küçülü-vermekte. Bu dünyaya ölümsüz eserler bırakan yazı ustalarının değeri bir kat daha büyümektedir belleklerimizde.
Günlerin gecelerin çalışmasının aylar sonrasında bir kitap olabileceği tecrübeyle sabit olmuştur. İsteyenler bunu bir kitap yazarak denemeliler.
Esasen biz Türkleri iyi tanıyan yabancılar Türklerin Tarih yapan ancak yazamayan bir toplum olduğumuzu söylerlermiş. Bu nedenledir ki tarihimizi ve kültürümüzü yabancıların yazdıkları kitaplardan öğrenebildik. Bu gün yazılanlar gelecek nesillere tarih olacak bu günün dünyasını olaylarını doğayı sanatı medeniyeti yazılanlardan yola çıkarak yorumlayacaklardır.
Bu kitap belli bir disiplin içinde yazılmamıştır. Anılar düşünceler belirli dönemlere ilişkin olaylar bazen anı bazen deneme bazen de hikâye tarzında birbirinden bağımsız kişiler ve olaylar gerçek hayattan esinlenerek serbest bir usulde kuralsız biçimde dile getirilmiş her okuyucunun kitapta kendinden bir parça bulabileceği düşünülmüştür.
Bu cihanda hoş bir seda bırakmak dileğiyle...