Aşkın 'provası' olmaz! 'kullanma tarihi' çoktan geçmiş aşk da olmaz. Onu kullanamazsın kullananlar; kullandığını sanmaktan öteye geçemezler; bu "marketten çaldığın ürünün kapıda alarma yakalanması" gibidir. Zevk verir görsel bir şölen sunar çaldıktan sonra ürünü. Heyecanlanırsın elin ayağına dolanır. En son lazım gelen şeydir aslında ama ilk başta onu tutmaya çalışırsın. Sahiplenirsin senin olmayan ürünü seninmiş gibi çalarken. Evet aslında ince bir zevk de verir çalmak haksız yere alır ya da kendini haklı görür; hakkını aldığını sanırsın...
Ama bir kez yakalandın mı artık ömür boyunca hırsızsındır!
Siciline değil hayatının en orta yerine kalbine yazılır damgalanmak. Zaten damgayı yedin mi de kime gitsen içindeki pişmanlığı da götürürsün; bu pişmanlık ki sevgine karşı nefreti biriktirir bu pişmanlık ki kıymetin yerine birilerini harcamayı getirir peşin sıra.
Bu sefer de bahaneler uyduracaksındır; "sevemiyorum"lu bahaneler! Aslında demek istediğin de "hırsızım ben"dir. "Ben çalıyorum!" diye haykırdıkça kendi hayatından çaldığının da farkında olmayacaksın.