Viyana Osmanlı'nın kadim rüyasıydı. Biri Kanunî zamanında olmak üzere iki kere kuşatıldı ama bir türlü fethedilemedi. Nice akıncı kaderine surlarının dibine kadar gelse de Viyana'ya bir türlü giremedi.
Ama bu akıncıların torunları asırlar sonra işçi veya öğrenci olarak da olsa Viyana'ya gelip orada mesken tutabildiler. Kılıçla okla topla ve tüfekle gerçekleşen 'fetihler'in geride kaldığı bir çağda cihadın tarzını değiştirip çalışmak veya okumak üzere geldikleri bu diyarda nice kalbi Kur'ân'ın elmas hakikatleriyle fethettiler. 'Kuşatma'ya direnen bir şehirde nice insanın İslâm'ı tanımasını dahası İslâm'la 'kucaklaşması'nı sağladılar.
Elinizdeki kitap Viyana'da manevî cihadı omuzlayan bir hizmet erinin notlarını ve hatıralarını içeriyor ve kuşatmanın hatırasını kucaklaşmanın sevinciyle harmanlıyor...