Pascal'ın inancı gelişigüzel bir inanç değil usun sınırlarını aşan ancak onun değerini gücünü tanıyan bir inançtır. "Düşünmek usun işidir onun ürünüdür inanmak da tinin işi" diyor Pascal. Us dışında bir inanç da benimsemiyor. Usla inancı birbirinin ayrılmaz parçaları sayıyor bir bakıma.
Yaşadığı çağı yetiştiği çevreyi gördüğü öğrenimi göz önünde bulundurunca Pascal'ın başka türlü düşünebilmesi için çıkar yolu olmadığını da eklemeliyiz sözümüze. Buna karşın onun benimsediği us doğruluğun gerçekliğin en sağlam ölçüsüdür. Açıklık seçiklik bu doğruluk ilkesinin en vazgeçilmez nitelikleridir. Pascal'ın Batı düşüncesine getirdiği en önemli yenilik insanda bir de gönül gözünün bulunduğunu söylemesi sezgiye Bergson'dan önce düşünce düzeni içinde gerekli yeri vermesidir. "Gönül sezer us düşünür" diyor Pascal. Usun varamadığı düşünce sınırlarında sezginin gönül gözünün görevi büyüktür ona göre. Gerçeklikler yalnız usla değil gönül gözü ile de görülür gönül gözünün de kavrayıcı bilici bir gücü vardır. İnsan sezgisiz edemez sezgi olmaksızın gerçekleri bir bütünlük içinde kavrayıp kuşatamaz. Özellikle matematikte sezginin yeri büyüktür. Öyle gerçeklikler vardır ki biz onları ancak sezgi yolu ile yakalarız. Sezgi yalnız gönlün değil usun da iç gözüdür.
İsmet Zeki Eyuboğlu