"Bir gün Ganj'da botla açılmıştım. Güzel bir sonbahar akşamıydı. Güneş henüz batmıştı; gökyüzünün sessizliği kutsal bir barış ve güzellikle doluydu. Suyun engin yüzeyi kıpırtısızdı ve günbatımı kızıllığının her an değişmekte olan tonlarını yansıtıyordu... Botumuz nehrin sarp kıyısı yakınlarında sessizce süzülürken kocaman bir balık aniden suyun yüzeyine sıçradı ve sonra da akşam göğünün tüm renklerini gövdesinde sergileyerek gözden kayboldu. Balık kendisiyle birlikte ardındaki yaşam coşkusuyla dolu sessiz dünyayı yansıtan renk cümbüşünü yalnızca bir an için gözler önüne sermişti. Gizemli yaşantısının derinliklerinden güzel bir dans figürüyle çıkmış ve sonuna varmakta olan günün sessiz senfonisine kendi melodisini eklemişti. O anda kendimi yabancı bir dünyadan kendi dilinde dostça bir selam almış hissettim ve bu selam kalbime bir tutam mutluluk saldı"