"Doğu Sorunu" Batılı devlet adamları diplomatlar ve tarihçiler tarafından XIX. yüzyılda yeni bir biçimde ortaya atılmıştır. İstanbul'un işgal edilmesi ve ardından İstanbul'da kurulan ve aşağı yukarı dört yıl boyunca sürdürülen Batılı işgal yönetimi bu sürecin bir anlamda sonuçlandırma çabasıdır.
Doğu Sorunu XIX. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu tarafından yönetilen topraklarda Batı egemenliği çekişmesinin aldığı biçim için kullanılmıştır.
Doğu Sorunu elbette XIX. yüzyılda çıkmış değildir. Tarihin başından beri mevcuttur. 1000 yıl öncesinde Anadolu'nun Türkleşmesi ve İstanbul'un fethiyle yeni bir anlam kazanmıştır. İstanbul'un Türkler tarafından fethi ile Batı Doğu ile ilişkilerinde açmazlarla karşılaşmıştır. Batı'nın Osmanlı'yla karşılaşmadan Doğu ile ilişkili yeni yollar bulma çabası Amerika'nın keşfiyle sonuçlanan yeni olanaklar yaratmıştır. XIX. yüzyılda geleneksel Doğu toplumlarını Batı egemenliğine alma çabası geleneksel Doğu yollarını yeniden gündeme getirmiştir. Batı içi çekişmeler ve Osmanlı'nın Batı içi çelişkiler içinde ittifak çabası Doğu/Osmanlı Sorununu bütün Batı diplomasisinin temel sorunu haline getirmiştir. Türkler Doğu-Batı çatışmasında Doğu koruyuculuğu rolü üstlenmeleriyle Orta Çağdan itibaren Batı saldırıları önünde bir kalkan oluşturmuşlardır. Bu dönemden itibaren Batı için Doğu Sorunu Türk Sorunu olmuştur. Batı Orta Çağ koşullarında bile Doğu ile ilişkiler kurmaktan vazgeçmemiştir. Batı için yeni çözüm olanakları Doğu'da aranmıştır. Batı Orta Çağda da kendisini bu durumdan kurtaracak bir çıkış yolu peşindedir.....