Gökyüzünün gölgesinde oturuyorlardı. Hüzün gitmiş yerini sevinç almıştı...
Olimpos'un eteklerinde bir eylül sabahı uyandıklarında onlar uzak ve solgun çocukluk günlerini anımsayıp umutla birleşen bir sese koşmaya hazırlanıyorlardı...
Erkek elinden tuttu kadının...
Dedi ki:
"Gözlerin gülümsüyor yine!"
Her sabah yaşlı güneşle uyanan iki sevgili el ele tutuşup suyla hesaplaştılar rüzgâra yüzlerini sürdüler... Bir gece önce ay denize vururken oynadıkları oyun tenha iskelede gök tanrısı Zeus'u bile kıskandırmıştı... Peki aşk neydi onlar için?..
O sırada genç kadın mavi zamanlar içinde düş kuruyor Philippe Chabanex'in dizeleriyle avunuyordu...
Senden gelir her ne varsa dünyada
Sensin acısı tatlısı gecelerimin.
Değişmem saçlarını kıpkızıl yangınlara
Denizler kadar derin gözlerin.
Güneşlerinde doğmuşum eylül akşamlarının
Hayatı sende bulurum ölümleri sende.
Salt isteklerine bağlı ey tatlı kadın
Neylersin benden uzak kuzey ellerinde.