"Mehdi ve Mesih olduğumu müjdeleyen ve yakında huruç ve zuhur eyleyeceğimi açıkça yazan müessir kardeşime teşekkür ederim. El-ilah'ın selamı üzerine olsun." Müstakbel Mehdi.
"Kitabı okuyanlardan dinledim. Anlatılanlara ikna oldum. Söylentilere kanmayın siz. Ben kefilim. Yazara ulaşamadım ama olsun! Yine de kefilim!" Cumhurbaşkanı.
"Onca sayfa içinde bana bir sayfa bile ayırmamış olan sayın yazara teessüf ederim. Ben böyle yazara 'kitabını al da git' derim. Başka bir şey de demem! Eğer ikinci kitapta da benden söz etmezse görün o zaman neler söylüyorum." Başbakan.
"Sayfalar arasında dolanıp durdum. Kendimi aradım. Bulamadım. Çok üzüldüm. Ama El-ilah'tan ümit kesilmez. Sevgili müessir kardeşimizden istirham ediyorum. Tez zamanda 'Mabethan'ın Ordusu' adlı bir kitap yazıp benden söz etsin. Yoksa hakkımı helal etmem!" Asarya'daki Ambaryalı Mabethan Efendi.
"Odamın dilim varmıyor ama pis koktuğu da valinin apar topar odadan kaçtığı da külliyen yalandır. İnanmayan hemen gelip baksın her yeri daha yeni parfümle baştan aşağı donattım. Her taraf misler gibi kokuyor. İnşael-ilah yazarın yolu bir gün buraya düşer de pis koku neymiş gösteririm ben ona. Şaka! Şaka!" Güvenlik Teşkilatı Müdürü Hastun.
"Ne olmuş kardeşim. Saygı değer önemli bir misafirimize her türlü ikramı sunmuşsak. Öküz altında buzağı aramayın. Ne ima ediyorsunuz. Ne söyleyecekseniz açık açık söyleyin. Mert olun mert! Her şey ortada işte!" Başkent Belediye Başkanı.