19. Yüzyılın sonlarında Japonya İmparator Merji yönetiminde önemli reformlar yapmaya başlamış Doğu ulusları için örnek oluşturmuştu. Bu arada Batı'ya gelen Japon elçiler Osmanlı Devleti ile de ilişki kurdular.
Osmanlı bayrağını taşıyan ancak II. Abdülhamid tarafından Haliç'te çürütülen donanmadan seçilen bir gemi "iade-i ziyaret amacıyla" 1889 yılında Japonya'ya gönderildi. Fakat bu çürük gemi Japon denizinde battı. Altı yüze yakın Türk denizcisi öldü. Bu olay tarihimize "Ertuğrul Fırkateyni Faciası" kaçan bir deniz subayının trajik öyküsüdür de... Padişahın özel elçisi olarak gönderilen Tuğamiral Osman'ın" karısının vıdı vıdısından bıktığı için dönüşü olmayacağı belli olan Japonya seyrini kabullenmiş olması bu yolculuğun; II. Abdülhamid'in kuşkuculuğu Bahriye Nazırı'nın makam hırsı çürütülmüş bir "Donanma" bilim ve akılcılığa sırt çeviriş denizcilikten kopuş gibi pek çok trajik unsurlarından birisidir.
Bu kitapta Ertuğrul Faciası Osmanlı resmi deniz ve Japon gazete arşivlerinin Türkiye'de ilk kez karşılaştırılarak yazılması yanında bu olayla ilgili bugüne kadar sorgulanmayan bir çok soruya da açıklık getirilmektedir. Bu olayın dışında II. Abdülhamid'in denizcilik ve dış politikasını; Japon kalkınma mucizesini ve bu mucizenin Türkiye'ye model gösterilişini: 1890 yılında Ertuğrul ile başlayan Türk-Japon dostluğunun 21. Yüzyılda ulaşabileceği boyutların olasılıklarını da tartışmaktadır.