12 Eylül paşalarının darbenin olgunlaşmasını bekledikleri dönemlerde Güneydoğu'da örgütlenmiş etnik temelli örgütlerin sempatizan ve lider kadrolarıyla birlikte devrimci mücadelenin içinde yeralan isimlerin çoğu da darbeden sonra tutuklandı işkence gördü onlarca yıl cezaevlerinde tutuldu temel hakları ellerinden alındı onlarcası asıldı yüzlercesi sakat bırakıldı. Bunlarla karşı karşıya kalmak istemeyen binlerce devrimci ise vatanlarından uzakta aile ve yurt hasretiyle yaşadılar. Bugün hala birçoğu ülkesine dönemiyor.
12 Eylül darbesi sonrası Diyarbakır Cezaevi'nde yaşananlar üzerine yapılan konuşmalarda ortaya çıkan detaylar insanın kanını donduracak niteliğe sahip. Kitapta anlatılan olaylar bugünden geriye doğru bakıldığında bir gerilim romanının satır aralarını andırıyor. Ama hepsi gerçek hepsi yaşanmış.
Bir ifadeyle; anlatanın da dinleyenin de ruh sağlığını bozacak nitelikteki işkence ve kötü muamelelerin yaşandığı Diyarbakır Cezaevi'ndeki uygulamaları ne anlatmaya kelime yeter ne de dinlemeye vicdan elverir.
Raşit Kısacık bir kısmına tanık da olduğu dönemin olaylarını ve cezaevinde yaşananları tarafsız bir gazeteci duyarlılığıyla okura sunuyor. Sonuçta görülüyor ki burada çok kısa bir süre kalan tutuklular ve hükümlüler bile yaşadıkları travmayı halen atlatabilmiş değiller.