Varoşlarda üç katlı bir binanın çatı katında başladı her şey. Ahşap korkuluklu merdivenlerini inerken. Mağaza kokan kazaklara olan özlemim o merdivenlerin başında alevlendi ilkin. Çocuk yüreğinin saflığında; nedir ne değildir öğrenmeye çalışırken hayatı bir gece yarısı yalnızlığımda buldum kendimi üzerini kestaneler sahiplenmiş sobanın kıyısında ısınmaya çalışırken.
Ne kadar gizlemeye çalışsam da korkularımı bağırmak isterdim:-açın ışıkları... Lakin geceden başka duyan olmazdı beni ve yıldızların koynunda ağlardım sessizce.
Basit bir bilmeceden ibaret olduğunu hayatın iskeleden ufku kucakladığımda ve hiçbir zaman gelmeyeceğini bildiğim vapuru beklerken öğrendim.
Ahşap bir evin bahçesinde bir ıhlamur ağacının altında geçti çocukluğum çamurdan gemiler yaparak. Yakamozlara taş attığım o sahil kasabasında öğrendim kadeh kırma sanatını ve yazmayı eteklerinden yapışıp gençliğimin... Yaşadıklarım acılarım umutlarım aşklarım sevdalarım...
Ne varsa hayata dair benimdi ve benimleydi aslında izmarit sevdalar tükenmeden önce bir tiryakinin dudaklarında...
Yaşadım ve yaşadıkça şiir oldu her şey buğusundan bakarken penceremin...