Bütün bulanıklık bendeydi. Ve bulanıklığımı kapanıklıkla karıştırıyorlardı. Hem onlara neydi? Tüm bu bulanıklık içinde yaşamamı sürdürüyorsam eğer bunun başarısı ya da başarısızlığı benimdi kendimindi.
O gün rüzgâr zamana karşı esmek için görev mi almıştı ne? İnsanoğlundan gelme varlıklar ve doğada ne varsa bunaltıcı bir ağırlıkla hareket ediyorlardı. Havaya asılı bıraktığım düşünce ve sözcükleri yeni baştan bulamayacağımdan korkuyordum.
"Kızım sen biraz çatlaksın!" diyordu kocam.
O da pencerenin hemen dibinde başka bir koltukta oturuyordu. Orda da deniz görünüyordu ama kocamın denize o pencereden baktığını hiç görmemiştim. Pencereden giren az bir gün batımı ışığı orada bulunanların üzerinden usulca yayılarak sevilen ölülerin fotoğraflarının durduğu yüksekçe sehpaya ulaşıyordu.