O sırada Padişah gizli bölmenin arkasından çıkıp yanlarına geldi. Herkes eğildi. Sabetay ise eğilmedi. Padişah lafa girdi:
"Senin mucizeni gördük. Şimdi benim mucizemi görmek isterim." Hin bir gülümsemeden sonra devam etti:
"Takdir edersin ki Osmanlı otağları ve sarayları ilk zamanlarından beri şamanlar sihirbazlar büyücüler simyacılar kısaca bin bir hünerli veya hüner sahibi olduğunu iddia eden şahsiyetlere ev sahipliği yapmıştır. Hal bu olunca atalarım asırlardır süregelen nesilden nesile aktarılan kendi 'mucize imtihanını' kendince basit ama kati surette uygulamışlardır. Bugüne kadar da bizim bildiğimiz kadarıyla mucize imtihanını geçen olmamıştır."
Derinden tehditkâr ve alaycı bir edayla devam etti Padişah.
"Bu salonun orta yerinde soyunursun. Subaşı sadokundan üç ok çekip birbiri ardına; başına kalbine ve midene doğru sıralar. Eğer bu imtihanı geçersen tahtım da tacım da senindir."