Yapı mühendisliğinin sanat yönünü öne çıkaran çok sayıdaki meslek büyüğü eserlerinde bu olguyu sergilemektedirler. Araştırmaların gelişen kuramsal ve deneysel yöntemler ile sürüyor olmasına ve bilgisayar etkenliğinin inanılması güç düzeylere erişmesine karşın mekanik özellikleri çok kesin olarak bilinmeyen yapı malzemelerini bir araya getirerek çok da iyi kestirilmeyen dış etkilere karşı yeterince güvenlik sağlayıp hem ucuz hem de güzel görünümlü yapılar üreterek güncel sorunlara zamanında çözüm bulmak zordur. Bilgi deneyim ve aynı zamanda sezgi gerektirir. Karşılaşılan güçlükleri ustaca aşmak ve gereksinimleri en uygun biçimde karşılamak Yapı Mühendisliğini sanata yaklaştırır. Bu öğretinin başlangıcında daha çok sezgilerle yola çıkılmış olduğu bilinmektedir.