Görünüşe göre roman kahramanı İstanbul'da bir evde annesi ve ninesi ile birlikte yaşamaktadır. Bir gün evdeki sandıkta eski bir günlük bulur. Bu günlük yaklaşık bir asır öncesine aittir ve okudukları kahramanımızı çok şaşırtır. Zira işin içinde anlaşılmaz pek çok husus bulunmaktadır.
Dünyayı kasıp kavuran I. Dünya Savaşı Anadolu'nun dünyadan izole huzurlu ve küçük bir şehrini de etkilemiştir. Acılar gözyaşı çeteler sürgünler göçler cinayetler buraya da ulaşmıştır.
Böylesi karmaşık bir ortamda bir ölüm olayı çok sıradan bir şey olarak görülebilirdi. Fakat roman kahramanı tarafından böyle görülmediği gibi bilakis onu günlüğe tutsak etti.
Çünkü işin içinde bir olağanüstülük vardı; Avidis'le birlikte küçücük kuzusunun da parçalanmış olması... Avidis'e ait kuzu acaba niye lime lime edilmişti?
Cinayetin ortaya çıkarılması roman kahramanı için aslında zaman zaman masum bir kuzunun öldürülme sebebini anlama yolunda bir bahane halini alacaktı. Delilden cinayete gitmek esas iken bu kez adeta cinayetten delili anlamaya gidiliyordu.
Ve ilerledikçe anlaşılacak ki çoğu şey gerçekte hiç de göründüğü gibi değildi.