16 Ekim 1965 Uğursuz ve çok üzücü bir günüm oldu. Sabahleyin saat ona doğru pazara giderken Orhan'a (Köprülü) rastladım. "Ben şimdi dönüşte size uğrayacaktım. Babam (Fuat Köprülü) akşam eve gelirken sokakta düşmüş. Bize gece saat sekizde telefon ettiler. Sizi görmek istiyor. Numune Hastanesi'nde ilk yardım kısmında ikinci kat 54. numarada" dedi.
Eve dönüp çantayı bıraktım ve koşa koşa gittim. Allah'a şükür. Daha büyük felaket de olabilirdi. Sol bacağında dizle kasık arasındaki kemikte kırık mevcut. Alçıya almışlar. Birkaç gün hastanede yazması lazım. Kendisi bedbin asabi. "Kendimden usandım" diyor. Diğer taraftan "ben beş-on gün sonra Tarih Kurumu'na yine gelirim; İlk Mutasavvıflar'a bakarız. Sen şimdilik tashihleri yap ve matbaaya gönder" dedi.
Dolaptaki eşyalarına bakmamı istedi. Ufak toz lekeleri var. Yalnız muşambanın bir kısmı yırtılmış. Eve getirip diktim. Allah büyük daha beterinden sakladı ve saklayacaktır. Zavallı ben. Ayağını Numune Hastanesi'nde alçıya alan Dr. Kadıoğlu.
19 Ekim 1965 Bugün Orhan geldi ve hocamın Numune Hastahanesi'nden eve nakledildiğini söyledi. Şekeri de -herhalde bu hadiseye çok asabileştiğinden artmış biraz: 184. Bir buçuk iki ay kadar ayağının alçıda kalması lâzım imiş. Sol ayağı. Sabır sabır sabır. Kudretimin üstünde sabır.