Kıbrıs adı politik gündemimize oturduğu zaman ülkemizin iktidar ve bürokratik elitleri genel olarak iki disiplinin jargonu üzerinden bir söylem üretmektedir. Söz konusu iki disiplin şunlardır;
1-Dış politika: Bu disiplinde Kıbrıs ulusal ve uluslar arası bir kriz alanı olarak ele alınır.
2-Jeostrateji: Bu disiplinin bir sonucu olarak Ada ulusal ve uluslar arası düzlemde jeostratejik bir savunma ve güvenlik programının içinden ele alınmaktadır.
Fakat bu iki disiplinin jargonu içine kapatılmış olan Ada'nın kendine özgü ve uzunca mazisi üzerine hiç mi konuşamayız?
Mesela Ada'nın ilk insanlarını ilk barınaklarını ilk şehir ve yerleşimlerini ilk çiftçilerini tarih öncesi kimliğini hangi jeokültürel plaka içinde kazandığını yerel monarşilerin çatışma ve oydaşmalarını bölgesel güçlerin nüfusunu ve karşıt reaksiyonları politik ontolojisindeki kronik partikülarizma (parçalanmışlığı) ve coğrafi mekan vahdaniyetinden yoksunluğunu yazılı tarihinin başlangıçlarını vs. merak edemez miyiz?
Kuşkusuz bir ülkenin stratejik tasavvur ve jeopolitik öneriler setinin çok yönlü bir şekilde kurgulanıp tahlil edilmiş tarihsel bir bilgi paradigmasına oturtulması zorunluluğu vardır.