Bir pazar gecesiydi. Dişlerimi fırçalamış pijamalarımı giymiş yatmaya hazırlanıyordum. Tam yastığa başımı koymuştum ki; birden kalbimin zili çaldı. Dışarıdan belli belirsiz bir ses:
"Müsaitseniz bu sıralar size âşık olmaya gelebilir miyim?" diyordu. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Hiçbir hazırlığım yokken nerden çıkmıştı bu davetsiz misafir? Hem önceden haber vermiş olsaydı börek falan açardım. Şimdi ona kapıyı açarsam ne ikram ederim? Evde yok numarası mı yapsam acaba? Hem sesimi çıkarmazsam aradığı aşkın bu kalpte olmadığını düşünüp geri döner. Offf... Ne vardı da hazırlanmadım. Yıllar sonra bir misafir zilimi çalıyor ama ben kapıyı açamıyorum. Acaba ekmek ile su ikram etsem ayıp olur mu? Neden ayıp olsun canım. Misafir umduğunu değil bulduğunu yaşar. Kapıdaki misafirimi çok da fazla bekletmemek için hemen kapıyı açtım. Ama o çoktan gitmişti...
Sensiz hayat benden vazgeçiyor...