Heidegger kesinlikle büyük bir filozoftur ama ayrıca ve aynı zamanda çok sıradan bir Nazi'ydi. Bu böyle. Gerisiyle felsefe uğraşsın! Felsefe ne olguları yadsıyarak ne de aforoz ederek işin içinden çıkabilir. Biz burada düşüncenin yüceliğinin ve kanının bayağılığının evrensel boyutlardaki yaratıcı kapasitenin ve taşralı bir profesörün kısıtlı tikelliğinin varoluşçu da denebilecek diyalektik sınırlarındayız.
Heidegger'in kağıt tomarları ve yeniden basılan kitaplar arasında bir yere bıraktığı şey bizi sadece gizli varoluşsal malzemesiyle değil görünürde hızlanan ama aynı zamanda yerinde sayan ve zararlı dünyamızda görülmemiş bir yönlendirmeyle de etkiliyor; dili maruz bıraktığı bükülmeye karşın bu filozof esenliğin kesin surette bir kaynağı olduğunu söylemeyi bildi tam da bulunduğu yerden yüceliğin ve cesaretin az olduğu hayatta kalma inadının ve sıradan oyalanmanın yerinden evet tam da buradan bu esenlik kaynağını keşfetmeyi bildi: dönüşümlerinden/serüvenlerinden daha asli olan bir varolma sabrı ve değişmeyi bilişi Mallarme'nin küçük bir Paris salonunda konsolla yaptığı gibi en alışılmadık yıldız olarak.