İkinci Dünya Savaşı bittiğinde Amerika hemen tüm dünyada sempatiyle anılıyor; iyiliksever koruyucu ve kurtarıcı bir imgeyle
hatırlanıyordu. Farklı bölge ve ülkelerde Amerikan askerî üsleri hızla kurulup yaygınlaştı. Amerika büyük tehlike Sovyetler'e
karşı küçük kardeşlerinin yanındaydı. Soğuk Savaş'la birlikte başkalaşan global siyaset dengesi bu imgeyi aşamalı olarak
değiştirdi. Denizaşırı Amerikan üslerinin çoğalması altmışlı yıllardan itibaren yerel ve milliyetçi tepkiler yaratır oldu. Üslerin
başlangıçta belli noktalardaki askerî kuvvetlere lojistik destek vermekten ve kuvvetlerin yeni bölgelere erişiminde yardımcı
olmaktan başka bir rolleri olmadığı iddia ediliyordu. Sonraları aynı üslerin özellikle anlaşmazlık hallerinde ve siyasi tansiyon
yükseldiğinde ev sahibi hükümetlere yönelik baskı araçlarına dönüştüğü anlaşıldı. Amerikan üsleri siyasi tartışmaların
merkezine taşındı sol ve milliyetçi politikaların hedeflerine dönüştü. Vakti zamanında Demirel "Türkiye'de üs yok tesis var"
açıklamasını yaparken tam da böylesi bir noktada konuşuyor kendini savunmak zorunda kalıyordu.
İncirlik Üssü Türkiye'deki Amerikan karşıtlığının dış politika tartışmalarının kritik bir veçhesi olmuş ve açıkça ülkedeki Amerikan varlığıyla özdeşleşmiştir. Selin M. Bölme İncirlik Üssü'nü anlatırken değişen siyasi dönemleri Türkiye tarihini ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD'nin inşa ettiği hegemonyayı irdeliyor. Titiz sabırlı mesafeli bir tutumla yanı başımızdaki
Amerika'yı Türk-Amerikan ilişkilerini tartışıyor. İddialı iddiasının hakkını veren değerli bir çalışma...