Böyle başladı şiirimin öyküsü
hüznüme tutsak bir Nisan akşamı
ürkek bir kuru yaprak gibi ararken sığınağımı
aldırmadan mevsimin sonbahar olup olmamasına
ve artık ölümün güzelliğinden söz ederken dilim
bardağın dibinde kalan son yuduma
içimden kayıp yüreklerin gizli renklerini aramak
ve sığınmak geldiğinde kalemin asil adaletine
Böyle başladı şiirimin öyküsü
güneşe doymamış bir Nisan akşamı
bir tilki kurnazlığıyla gasp edilirken hayatlar
ve ağır ağır kanıyorken zaman
yüzümde hüzün öfke sevinç kuşku
her ne varsa göz dilinde
içimden tutup parçalamak karanlığı
ve sarılıp öpmek geldiğinde güneşi alnından
Böyle başladı şiirimin öyküsü
güneşle barışık bir Nisan akşamı
ve parmaklarım söyler artık
insana dair bütün şarkıları...