Terasa girdiğimde adamın orada olduğunu görünce tedirginliğim yok oldu ve hemen ortamın durumunu tartmaya başladım. Gayet iyiydi; Yiğit Çelik'in masasının yakınında konuşmamızı duyabilecek kimseler yoktu bunun yanı sıra teras hepten boş değil birkaç masada yemek yiyen insanlar vardı. Adamın karşısına aniden çıkıp O'nu bir anda muhabbetin içerisine çekerek afallatmak amacındaydım. Bu nedenle direk adamın karşısına geçip birkeç saniye hereketsiz bir şekilde gözlerinin içine baktım. Sonra da becerebildiğim kadar toklaştırarak konuşabildiğim en düzgün diksiyonla;
-Yiğit Çelik seninle konuşmak istiyorum.
Dedim ve adama sormadan masasındaki boş sandalyeye oturdum. Doğrusu Yiğit Çelik beklediğim tepkiyi vermedi. Tedirginlik ya da afallama bir yana adam oldukça kendinden emin ve sakin bir edayla beni süzüyordu. Sol elimdeki paketi masanın üzerine bırakarak ;
- Paketi açsana sana bazı anıalrını getirdim. dedim