Bu kitapta ilk olarak Almanya'daki devlet okullarında "İslam Din Dersi" sorunu ve çözüm arayışları işlenmiştir. Hristiyanlığın hakim olduğu bir toplumda büyüyen müslüman çocukların nasıl bir dini eğitim alacakları bu eğitimden kimin sorumlu olacağı din derslerinin içeriği gibi konular "misafir işçi" söyleminden bu yana sürüp gitmektedir.
İkinci bölümde Almanya'da kültürel bir çatışma alanı olarak Türkçe konusu ele alınmıştır. Almanya kendi dilini göçmenlere öğretmeyi entegrasyon politikasının en başına oturturken Almanya Türkleri de kültürel kimliklerin yaşatılabilmesi ve yeniden üretilmesi açısından hayati önem taşıyan Türkçe'nin resmi okullarda okutulabilmesi için çaba sarfetmektedirler.
Üçüncü bölümde Diyaspora'daki kimlik algılamalarına göç tipinin etkisi incelenmiştir. Burada iki farklı alan araştırmasının verilerinden yola çıkarak Almanya ve İngiltere'deki Türkiye kökenlilerin kimlik algılamaları karşılaştırılmıştır.
Son olarak Almanya'daki Türk kuruluşlarının AB Türklerin Almanya vatandaşlığına geçişleri Türkiye kökenlileri kimlik olarak nasıl tanımladıkları gibi konular üzerinde durulmuştur.