Tanıdık seslerin görüntülerin kucağında ilk anda teslim olunuveren bir aitlik ve bu aitliğin yarattığı huzur ve güven... İşte bu cinsten duyguları tetikleyen öyküler değil yazarın kaleminden süzülenler. Belki köksüz yabancı yalnız olmanın erdemine öykünenlerin bildik tınılar işitebileceği öyküler... Bir oralı bir buralı fonları ayrı zihinde bıraktıkları izler farklı olan... Öteden ve beriden... Bildik ve yabancı... Hepsi insana dair hepsi insanın özü kadar doğal...
Sıradan durumların sıra dışılıkla buluştuğu noktada söze tümceye kağıda dökülen bu öyküler aşkı anıları anları korkuları en çok da ölümü sıra dışı bir gerçekliğin aynasında kırıyor yeniden yaratıyor. Sıradanlığın içinden anlatılmaya değer yepyeni bir dünya kuruyor. İnsanın çeşitli dönemlerindeki çelişkilerini kararsızlıklarını kimi zaman merak ve hüzün kimi zaman umut ve düşle harmanlayarak çoklukla bir erkek gözünden okura sunuyor; Bir kadının bir çocuğun içinden geçerek kimliğe bürünen bir erkek gözünden...
Büyük bir atlas bu. Her yeni sayfada yeni keşifler vadeden yaşamın dokusundan yapılmış bir atlas.