Büyük karmaşadan on dakika önce Efran halasının koynunda uzun zamandır olmadığı kadar huzurlu uyuyan Neşe'nin kulağına "Uyan küçüğüm" diye fısıldadı. Neşe de son derece duyarlı olduğu bu gizemli sese kulak verdi ve gözlerini açtı. Uyku mahmurluğunu atlattıktan sonra da "Ne oldu?" diye fısıldadı. "Ablanı ve halanı uyandırıp dışarı çıkartman gerekiyor" dedi Efran. Neşe tam söyleneni yapacakken bir anda durdu "Ya annem?" diye sordu. Efran zorlanarak da olsa; annesini uyandırmasının doğru olmayacağını söyledi.
Artık hava kararmış dalgalar iyice yükselmişti. Kayığa ümitsizce tutunmuş bir kuşun haber verdiği tanımadığı bir balıkçıyı beklediğini fark eden Işık gördüğü şeyin hayalden ibaret olduğunu düşünmeye başlamıştı...
Sapı kırık kovayla kum havuzunda oynayan Neşe şaşkın gözlerle Efran'ın arkasından bakakaldı. Tabii ki onüç yıl sonra aynı üniversitede psikoloji okuyacaklarını bilmiyordu. Efran'ın kantinde yanına gelip kendini tanıtacağını Neşe'nin Ahmet ile Hasibe'nin kızları Çiğdem'in Fidan'a olan düşkünlüğünü anlatacağını çok iyi arkadaş olacaklarını sonra birbirlerine âşık olup evleneceklerini ve iki çocukları olacağını bilmiyordu. Tüm bunları bilen tek kişi annesiyle babasının elinden tutup arabaya bindi...