Sevgili erimsiz bozkırların kara martısı... Bu mektubu sana yazmamamın nedeni otobüs terminalinde seni uğurlarken ''Sana yazarım!'' dememe inanmamandı belki de. Hiç bir zaman okuyamayacağın bu mektubu da yazarken sana içimdeki kanama bir çavlana dönüşüyor bedenimin her hücresinde büyük acılar vererek... İntiharın Hürriyet gazetesinin üçüncü sayfasında küçücük bir haber olarak yer aldı. İş ilanlarına bakmak için aldığım gazeteye öylesine bakarken o küçük haber bir anda soluksuz bıraktı beni. Günlerce; sokaklarda dolaştım bu şehre geldiğin günü Vişnelik'teki evindeki sevişmelerimizi yalnızlığının verdiği acılarını düşünerek... Ölüm haberinin üzüntüsünden sevgilimle tam bir haftadır görüşmüyorum. Bileklerini jiletle kesip intihar etmen usuma geldikçe; gardırobun menteşesine sıkıştırdığın yüzlerce namluya korugan olmuş ölümü bekleyen o genç gerilla resmi ve onun altına yazdığın ''İlkelerine bir kez ihanet eden hayat karşı lekesiz bir tavır alamaz!'' yazısı belleğimde seninle ilgili sorular çoğaltarak deviniyor ha bire... Düşünüyorum da her gün ilkelerimize bir kez değil bin kez ihanet ediyoruz ve hiçbir şey olmamış gibi lekesizce yaşamaya çalışıyoruz...